Dolar 32,3374
Euro 34,8108
Altın 2.390,60
BİST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bayburt 16°C
Hafif Yağmurlu
Bayburt
16°C
Hafif Yağmurlu
Cts 10°C
Paz 8°C
Pts 10°C
Sal 14°C

Koronavirüs stresi ile nasıl başa çıkabilirsiniz?

Koronavirüs stresi ile nasıl başa çıkabilirsiniz?
10 Nisan 2020 18:25
A+
A-

Bayburt Rehberlik ve Araştırma Merkezi, koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle insanların endişe, kaygı, panik,korku, yoğun stres ve kaygı yaşamalarının olağan olduğunu, bu tepkilerle nasıl baş edilmesi gerektiği konusunda yöntemleri açıkladı.

Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nden yapılan bilgilendirme şöyle:

Hepimiz, belirsiz ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemi ruhsal olarak en az zararla atlatmak hatta bu zorlu dönemden anlamlı dersler çıkararak daha güçlü bir ruh hali ile çıkmak bile mümkün olabilir.

Bugüne kadar hiç yaşamadığımız kadar büyük ve küresel boyutta, evrensel bir kriz ile karşı karşıyayız. Tüm dünyayı derinden etkileyen ve bazı olgularda ölümcül olabilen bir salgından ruhsal olarak etkilenmek “normal” bir durumdur.Zorlu yaşam olayları karşısında çeşitli stres tepkileri göstermemiz beklendik bir durumdur.

Özellikle tüm dünyada yaşanan koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz, toplumumuz ve diğer insanlar için endişe, kaygı, panik ve korku yaşamamız olağandır. Hastalığa yakalanma riski altında olmak, virüs salgınının ne zaman son bulacağını tam olarak bilememek, salgın sürecinde yaşanabilecek sosyal ve ekonomik zorluklara yönelik belirsizlik yaşamak ve en önemlisi kendimizi ve ailemizi bu süreçte nasıl koruyacağımıza yönelik endişelerimiz ister istemez yoğun stres ve kaygı yaşamamıza neden olabilmektedir.

Kaygılı ve korkulu olmanın çok doğal hatta şu dönemde gerekli ve işlevsel olduğunu kabul etmek durumundayız. Çünkü bu duygular olumsuz olsa da bizim önlem almamız ve gerekeni yapmamız için uyarı sağlıyor. Eğer bu durumla ilgili kaygı ve korku yaşanmasaydı, insanlar hiçbir önlem almazlardı. Bu nedenle öncelikli olarak biz yetişkinler kaygı ve korku duygusunun gerekli olduğunu bilmeliyiz. Sonrasında çocuklarımıza da kaygı ve korkunun, bizi korumak için böyle zamanlarda önlem almamızı sağlamaya çalışan beynimiz tarafından üretildiğini, beynimizin bizi korumak için düşünce ve duygular üretmekte olduğunu onların anlayabileceği dilde anlatabiliriz. Ancak kaygı ve korku abartılı olursa insanların ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediği gibi kişinin doğru, etkili ve zamanında tepki vermesini zorlaştırabilir. Tıpkı donup kalmak ve kitlenmek gibi. Hâlbuki kabul edilebilir düzeyde bir kaygı ve korku “ne yapılabileceği” üzerinde karar vermeyi kolaylaştırabilir.

Genel olarak travmatik stres belirtileri, korkutucu ya da zarar verici olaylar karşısında insanların gösterdikleri tepkiler için kullanılır. Bu tür tepkiler “anormal bir olaya verilen normal tepkiler” olarak tanımlanır. Ortaya çıkan stres tepkilerinin şiddeti ve yoğunluğu kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bu tepkileri yaşamanız sizin “zayıf” bir insan olduğunuz anlamına gelmez.

Peki Nedir Bu Tepkiler?

  • Sürekli tedirgin ya da panik halinde olma
  • Kendini güvende hissetmeme
  • Öfke, gerginlik, sinirlilik, huzursuzluk
  • Kendine ya da sevdiklerine yönelik çeşitli endişe, korku ve kaygılar
  • Sürekli üzgün olma
  • Umutsuzluk, çaresizlik, çökkünlük
  • Aşırı umursamazlık
  • Kendini katı ve duygusuz hissetme
  • Her şeyin kontrolden çıktığını düşünme
  • Başkaları tarafından anlaşılmadığını düşünme
  • Dünyayı anlamsız ve boş görme
  • Karar verme güçlüğü
  • Sık sık terleme, titreme ve ürperme
  • Vücut kaslarının sürekli gergin olması
  • Uykusuzluk ve uyku sorunları
  • İştah bozuklukları
  • Bağışıklık sisteminin bozulması
  • Yorgunluk, bitkinlik, tükenmişlik
  • İlişkilerde yaşanan çatışmaların artması
  • Günlük aktivitelerden zevk alamama

Küçük çocuklar bilişsel gelişim düzeyleri ve kısıtlı tıbbi bilgileri nedeni ile hastalıkları, salgınları ya da virüs gibi konuları anlamakta ve adlandırmakta zorlanabilirler. Gerçekçi olmayan bakış açısıyla kaygı uyandıran değerlendirmeler yapabilirler. Özellikle ailelerin bu süreçte aşırı kaygılı, korkutucu, aşırı titiz, koruyucu kollayıcı yaklaşımları olabilmektedir. Anne babaların abartılı panik hissi, çocukların ve gençlerin ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Aslında tüm dünyada aynı anda yaşanan bu olağan dışı durumda, bu tarz duyguların yaşanması, istenmeyen düşüncelerin akla gelmesi ve rutin davranışların değişmesi de şaşırtıcı değildir.

Peki, ama bizler bu zor zamanlarda duygusal ve psikolojik dayanıklılığımızı nasıl arttırabiliriz? Tüm bu süreçlerdeki etkileri nasıl minimal seviyeye indirebiliriz?

Burada kilit olarak düşünülebilecek birkaç nokta var. Kaygının dağıtmaya çalıştığı bu kontrolde olma, güçlü olma, karar verebilme ve faaliyete geçebilme yetileri üzerinde düşünebiliriz. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz “kaç yada savaş” durumundan kendimizi çıkartabiliriz. Bunun sonucunda ise gerçekçi yaklaşabilme ve tehlikenin boyutunu analiz edebilme yetimiz artacak ve daha dengeli hissedebileceğiz.

1. Bildiklerinize odaklanın, bilmediklerinize değil.

Öncelikle Stephen Covey’in İlgi/Etki Alanı olgusundan bahsedelim

Etki alanımız; kararlarımızla, davranış ve seçimlerimizle yönlendirebileceğimiz, hayatımızda değiştirebileceğimiz bir alanı ifade ediyor.

Oysa ilgi alanı bizim elimizde olmayan, etki edemediğimiz ama orada yaşananlardan etkilendiğimiz bir alanı ifade ediyor.

İlgi/Etki Alanı olgusunu eğer bugünümüz çerçevesinde değerlendirirsek ;şöyle ki, aklınızda bir çok “eğer ki” veya “ya olursa” benzeri düşünceler olabilir. Örneğin gelecekte bu virüsü kapıp kapmayacağımızı bilmiyoruz fakat biliyoruz ki COVİD-19 semptomlarını gösteren insanların çoğunluğunda kontrol edilebilir boyutta semptomlar var ve iyileşen binlerce insan var.  Krizin ne zaman geçeceğini bilmiyoruz fakat biliyoruz ki bütün dünyadaki bilim adamları şu anda kafa kafaya vermiş durumda, bu durumu inceliyor ve çaresi için çalışıyorlar. Uzaktaki aile fertlerimiz ve dostlarımızı ne zaman göreceğimizi bilemiyoruz fakat biliyoruz ki istediğimiz an onları telefonla veya görüntülü olarak arayıp dilediğimiz kadar sohbet edebiliriz.

2. Kontrolünüz altında olanlara odaklanın (olmayanlara değil).

Neler olduğu ve nereden ne gelebileceğine çok odaklandığınızı fark ettiğiniz anda yapmakta olduğunuz şey her neyse bir dakikalığına ara verin ve neleri kontrol edebileceğinizi düşünün. Örneğin marketteki insanların durumunu kontrol edemezsiniz fakat dokunduğunuz kapıyı dirseğinizle veya eldivenle açmayı kontrol edebilirsiniz. Ellerinizi temiz tutmayı, insanlarla aranızda 1-2 metre mesafe tutmayı kontrol edebilirsiniz. İşe ne zaman dönebileceğinizi kontrol edemezken evde yapabileceğiniz işlerin listesini çıkartıp evde çalışabilmek sizin kontrolünüz altında olan bir durum olabilir.

3. Yapabileceklerinize odaklanın (yapamayacaklarınıza değil): …se, …sa gibi düşünceler varsayımdır yani gerçekleşmemiştir. Varsayımlarla düşünmek bizim anı yaşamımıza engel olacaktır. Varsayımlarla hareket etmek veya elimizde olmayanı düşünmek bizi üzüntülü, depresif hissettirecektir. Bu sürede sevdiklerimizle ilgilenmek en büyük kazancımız olabilir.Pikniğe gidemiyor olmaya değil ailece birlikte ne yapabileceğinize odaklanabilirsiniz.

Ya olursa diye düşünmeye devam ettiğimizde ise yine hayatta yapamadığımız/yapmadığımız/kaçırdığımız bir sürü mutlu geçmiş anlar olacaktır.

4. Diğerlerine yardım etmek aslında en çok bize iyi hissettirir.

Hiçbir şey yapamadığınızı hissettiğiniz bir anda yardıma ihtiyacı olabilecek diğer insanları ve sevdiklerinizi düşünün. Onları arayın. Evde yalnız olduğunu bildiğiniz arkadaşlarınızı, akrabalarınızı arayın ve sevginizi, ilginizi onlarla paylaşın. Yardım etme davranışının insana kendisini iyi hissettirdiği büyük bir gerçek.

5. Haber izleme halini kısıtlayın ve olabildikçe minimumda tutun.

Haberleri açtığımız anda beynimizin içerisine bir sürü kötü düşünce ve tedirginlik akmaya başlıyor. Tüm gün televizyonda haberleri izlemenin kimseye bir yararı yok. Günün dilediğiniz bir zamanında, kısıtlı bir vakitte ve sadece güvendiğiniz bilim kuruluşları ve bilim kaynaklarından edindiğiniz bilgilerle kendinizi kısıtlı tutmanız tahmin ettiğinizden çok daha yararlı olacak.

6. Bakış açınızı sağlıklı tutun.

Şu an herkes için içinde bulunulan durum zor. Ne zaman biteceğini tam tarih verecek kadar bilmesek de insanlık tarihinde hep olduğu gibi bunun da üstesinden elbet geleceğiz. Gelişen teknoloji ve iletişim araçları bu durumun kontrol altında tutulmasını geçmiş tarihlere kıyasla inanılmaz kolaylaştırıyor. İnsan adapte olabilen bir varlıktır ve bir süre içerisinde bu duruma da adapte olacak, çare bulunacak ve her şey normal düzenine dönecek. 

7. Kendinize zaman ayırın.

Zor zamanlarda sakin kalabilmek, rahatlayabilmek ya da gevşemek için yapmaktan keyif aldığınız aktiviteleri gün içine mutlaka yerleştirin. İnandığımız ama unuttuğumuz değerler doğrultusunda yaşamaya çalışmak, samimi bir şekilde dua etmek vb. ibadetler bize hem manevi yönden katkı sağlayacaktır. Kitap okumak, müzik dinlemek, sevdiklerinizle sohbet etmek, sevdiğiniz bir yemeği yapmak ve yemek, spor yapmak, banyo yapmak, hobilerinizle ilgilenmek, nefes egzersizleri yapmak gibi çok çeşitli ve sizin için zevkli etkinlikleri bu stresli günlerde özellikle yapmanız, kendinizi daha iyi hissetmenize, olumsuz duygularınızdan uzaklaşmanıza ve sakin kalarak sağlıklı kararlar vermenize yardımcı olacaktır.

Bu durumun bizleri daha empati dolu, daha yardımsever, daha güçlü ve anlayışlı hale getirmesi dileğiyle

Genel bir kural olarak, bu süreçte yaşadığınız yoğun stres ve kaygı ile başa çıkamadığınızı düşünüyorsanız psikolojik yardım almak uygun bir yaklaşım olacaktır.

Kendime ve çocuklarıma daha iyi nasıl yaklaşabilirim derseniz

Bayburt Rehberlik ve Araştırma Merkezi 0458 211 58 61

MillîEğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri “444 0 632” numaralı Bilgilendirme Hattı

Sağlık Bakanlığı psikososyal destek hattı https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/destek-hat-bilgileri

Milli Eğitim Bakanlığı- Özel Eğitim Ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Salgın Hastalık Dönemlerinde Psikolojik Sağlamlığımızı Korumak Yetişkinler İçin Bilgilendirme Rehberi, Çocuklar İçin Bilgilendirme Rehberi Kitapçıkları

Türkiye Çocuk Ve Genç Psikiyatrisi Derneği Covıd-19 (Korona) Virüs Salgını Sırasında Aile, Çocuk ve Ergenlere Yönelik Psikososyal ve Ruhsal Destek Rehberi kitapçıklarından yararlanabilirsiniz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.