Saadet Partisinden Önemli İddialar…

Bayburt Saadet Partisi İl Başkanlığı tarafından yapılan yazılı basın açıklama, seçimler öncesi yapılan olumsuz siyasi propagandaların kendilerini olumsuz bir şekilde rahatsız ettiği cümlelerine yer veriliyor. Yapılan yazılı açıklama şöyle;

Demokratik sistemlerde beş yılda bir yapılan seçimlerin arifesinde bulunuyoruz. Bu seçimlerin demokratik kültürümüze katkı sağlayacak bir seçim olması en büyük temennimizdir. Bayburt’ta ve ülkemizde gerçekleşecek seçimlerin şüphelere ve şaibelere mahal vermeden gerçekleşecek olması beklentimizdir.

“Korku kuleleri oluşturulmaktadır”
Ancak görünen o ki iktidarı elinde bulunduranların, insanımızın özgür iradesine ve siyasi rakiplerine ahlaki ve siyasi nezakete sığmayan yöntemlerle davranmakta olduğu izlenimi oluşmaktadır. Oysaki siyaset kendi içinde rekabet kuralları ve nezaketi gerektirmektedir. İnsanların hür iradesine değer vermek siyasetçilerin şiarı olmalıdır.

İLGİLİ HABER Bayburt Eko-Köy Projesi düzenlenecek

Seçim çevremizde yaptığımız çalışmalar neticesinde aldığımız duyumlar üzere toplumu şu hususlarda bilgilendirmeyi siyasi bir sorumluluk olarak vazife bilmekteyiz.
Saadet Partisi’nin seçimi kazanması halinde Ankara’dan gerekli maddi desteği alamayacağı için çalışanların maaşlarını ödeyemeyeceği ve Bayburt’ta hiçbir hizmetin üretilemeyeceği güçlü şekilde Akp tarafından dillendirilmektedir. Oysaki 1994-1999 yılları arasında muhalefette olup, merkezi hükümetten hiçbir katkı görmediği halde yapmış olduğu efsane hizmetleriyle hala kendinden söz ettiren Milli Görüş belediyeciliğinin tek temsilcisi olan Saadet Partisi; bulunamayanı bulmak, ödenemeyeni ödemek konusunda Türkiye şampiyonluğuna sahip bir partidir. Biz zoru başarır, imkansız da ise zorlanırız. Bizim yapmış olduğumuz hizmetlere bu ithamda bulunanların hayali bile yetişemez. Bu tür mesnetsiz söylemlere halkımızın kulak asmadığını gören bazı çevreler hızını alamayıp temeli olmayan korku kuleleri oluşturmaktadır.

“Hiç kimsenin kazanmış olduğu hakları elinden alınamaz”
Bayburt’ta yeşil kart sahiplerinin sağlık güvencelerinin iptal edileceği, Toki tarafından yapılmış olan gelir düzeyi düşük vatandaşlarımıza yönelik konutların geri alınacağı, İş-Kur vasıtası ile geçici istihdam edilen çalışanların iş haklarının feshedileceği, erzak yardımlarının kesileceği, Köydes, Sodes gibi sosyal içerikli projelerin kaldırılacağı konusunda vatandaş üzerinde psikolojik bir harekât yürütülmektedir. Bununla da yetinmeyip insanların zaaflarını kullanmaya çalışmakta; su borçlarının ödeneceği vb. ipe sapa gelmez vaatlerde bulunmaktadırlar. Bütün halkımız şunu çok iyi bilmelidir ki tüm bu sözler içi boş vaatlerdir. Hiç kimsenin kazanmış olduğu hakları elinden alınamaz, burası muz cumhuriyeti değildir. Yürütülmekte olan Avrupa Birliği destekli projelerin iptal edilebilmesi söz konusu değildir. Mevcut projelerin hükümetle herhangi bir alakası yoktur. Ayriyeten insanların oylarını gasp etmek adına böylesine siyaset ahlakına ve insan onuruna sığmayan ifadelerde bulunulmasını da yüce halkımızın vicdanına havale ediyoruz.

“Toplum husumete ve düşmanlığa sevk edilmemeli”
Mevcut siyasi parti liderlerinin kutuplaştırıcı söylemlerinin toplumda olumsuz yansımaları görülmektedir. Kutuplaştırıcı siyasetin kimseye fayda sağlayamayacağı gibi toplumda onarılması zor yaralar açtığı kesindir, somut örneği birkaç gün önce ilimizde yaşanmıştır.
Birkaç öğrencimiz barınmış oldukları yurttan siyasi görüşleri nedeniyle ayrıldıklarını beyan etmişler ve bir basın açıklaması düzenlemişlerdir. Bizler, zaman zaman, barındığı yurttan, pansiyondan vb. disiplin suçundan veya işletmenin kurallarına aykırı davranışlardan dolayı ayrılan bir çok öğrencimizin haberini almaktayız. Şimdiye kadar bu öğrencilerimizin basın açıklaması yoluyla durumlarını ifade ettiklerine şahit olmadık.

Böylesine hassas bir dönemde, daha önce dile getirilmeyen sorunların dile getirilmesi, ne hikmetse basın açıklamasına bütün basın mensuplarının çağırılmaması, bu öğrencilerimizin sıcağı sıcağına, ilimizi ziyarete gelen sayın Çevre Bakanı’mıza çiçek sunmakla görevlendirilmiş olmaları zihnimizde çeşitli soru işaretlerine sebep olmaktadır.
Bayburt’un toplum yapısı olarak sıradan bir şehir olmadığı, hangi siyasi görüşten olursa olsun insanların birbirlerini yakinen tanıdıklarını biliyoruz. Bu tür hadiselerin, toplumu birbirine düşürmekten öte, kardeşi kardeşe husumete ve düşmanlığa sevk edeceğinin bilinmesi faydalı olacaktır. Bütün kesimlerin itidali telkin etmesi ve olaylara sağduyulu bir şekilde yaklaşması gerektiğini düşünüyoruz.