Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bayburt 19°C
Az Bulutlu
Bayburt
19°C
Az Bulutlu
Paz 19°C
Pts 19°C
Sal 23°C
Çar 25°C

Sorunlarını Tartışamayan Şehir…

Sorunlarını Tartışamayan Şehir…
22 Aralık 2019 21:24 | Son Güncellenme: 27 Mart 2020 04:12
A+
A-

İl olmanın 30. yılını geride bırakmanın gururunu yaşayan Bayburt, diğer taraftan gelişim konusunda yakalayamadığı ivmenin üzüntüsünü de her geçen dönem yaşamaya devam ediyor.

1989 yılında ve daha sonra il statüsüne kavuşan illerle mukayese edildiğinde şehirleşme anlamında ve birçok sektör konusunda ağır adımlarla ilerlerken, sorunlarını istediği şekilde çözemeyen illerin ilk sırasından kurtulmayı başaramayan bir şehir oldu Bayburt.

Bayburt’un hangi sektörle kalkınacağına dair bu güne kadar ciddi bir rapor hazırlanmadığı gibi, geleceğe yönelikte hangi yöne gitmesi gerektiğine dair bilimsel bir çalışma da yapılmış değil.

Bayburt’ta yaşayanlar ve bu şehri çok sevdiğini söyleyenlerin, adeta tribün taraftarları misali iyi günlerde tribünlerdeki yerlerini almalarına şahit olunurken, zor günlerin yaşandığı dönemlerde ise tribünlerde kimseyi göremiyorsunuz. Yani bu şehrin sorunları varken, neden sahiplenen ve çözüm yolları üretmesi gerekenler üzerlerine düşen görevi yapmazlar?. Bu sorunun cevabı hala bulunabilmiş değil.

Şehirlerin kronik sorunlarının çözümünde, başka adresleri göstermenin fayda getirmeyeceğini kabul ederek, Bayburt’un kendisini geliştirecek ve sorunlarını asgariye indirecek çözüm yollarını mutlaka bulması gerekiyor. Bu şehirden bir şey olma ki mantığı, tembellerin ve küçük beyinli insanların işi olsa gerek. Eğer bu şekilde düşünen sorumluluk sahibi insanlar var ise mutlaka bu şehrin üzerinden ellerini bir an önce çekmelerinde yarar var. 

“Eleştiri kültürü unutuldu”

Kronikleşmiş hastalıklardan kurtulmak için yanlış tedavi yöntemleriyle bu şerhin kaderinin değişmeyeceğini ilkokula giden bir öğrenci dahi rahatlıkla kabul eder. Doktor ve hasta ilişkisi misali, insan neresinde sıkıntı olduğunu söylemezse doktor nasıl tedavi uygulasın. Ama bu şehirde kanaat sahibi olduklarını iddia edenler başta olmak üzere, yetkili kurumlar ve STK’lar her nedense sorunları tartışamıyor ve eleştiri kültürünü unutmuş oldukları gibi, çözüm reçetesi yazmak adına çaba dahi sarf etme zahmetinde bulunmuyorlar. Küçük şehirlerin büyük düşünen insanları olmadığı takdirde, küçük kalmaktan kurtulamayacakları ve gelişemeyecekleri gerçeğini de vurgulamakta yarar var.   

“Bayburt Kalkınma Çalıştayı başlatılmalı”

Bütün bu eleştirilerin, tespit ve önerilerin geliştirilerek geniş kitlelere ulaştırılması adına ve bu kadim şehrin makûs talihinin değişmesi adına “Bayburt Kalkınma Çalıştayı” başlatılmalı ve bu yönde eylem planı oluşturulmalıdır. Bu şehrin kaderinin değişmesi ve sorunlarının çözümü için yeni bir hikâye yazılmalı ve bu hikâyenin imside “Küllerinden Doğan Şehir “olmalıdır. 2011 yılında STK’ların bir araya gelerek başardığı Araklı tünelinin yapılmasındaki birlik ve beraberliği unutmamak gerekir. Bir günde toplanan 15369 imza sayesinde 65 yıllık hayalin nasıl gerçeğe dönüştüğü günler akıllardan çıkarılmamalıdır. 

Yıllardır şikayet edilen ve bir türlü masaya yatırılıp tartışılamayan sorunlara bakıldığında, bir elin beş parmağını geçmediği görülüyor. Bunların en önemli başlıkları sırasıyla, İşsizlik nasıl çözülür, Göç nasıl durur, Bayburt sanayi şehri olur mu?. Bayburt’ta tarım gelişir mi?. gibi önemli konuların asıl sorunlar olduğu ortaya çıkıyor. Ama bu sorunların çözümü konusunda dersini iyi çalışmayan ve sınıfta kalmış bir şehir karşımıza çıkıyor.

Yıllardır hep şöyle söylenir ya “Bayburt’tan bir şey olmaz” sözü dillere aşina olmuştur. Bu söylemin doğru veya yanlış olduğu kişiye göre değişir. Ancak görünen Bayburt’ta kılavuz istemiyor. Bayburt’tan ne olmayacağı ortaya konulacak olursa eğer, o zaman Bayburt’un kalkınma reçetesine de gerçek tedavi sağlayacak ilaçlar yazılmış olacaktır.

Aşağıda kısaca dört başlık halinde sıralamaya çalıştığımız konuların kamuoyun da tartışılmasında yarar olduğuna inanıyoruz.

BAYBURT’TAN SANAYİ ŞEHRİ OLUR MU ?

Bayburt’un sanayi şehri olması zor gibi görünüyor. Çünkü bu deneyim 20 yıl önce Bayburt’ta kurulan organize sanayisinde başlatılmış ancak aradan geçen süre içerisinde bunu başaramayarak tecrübe edinmiş bir il olduğumuz unutulmamalıdır. Ulaşım konusunda sanayiciye maliyet artıran bir coğrafi konumda olmanın dışında, kalkınmada öncelikli iller kapsamının genişletilmesinden sonra Bayburt’a ilgi gösteren müteşebbisler, yönlerini bu kez başta sahil illeri ve kalkınmış beldelere yönelttiler. Bu nedenle sanayi konusunda Bayburt’un avantajları elinden alınmış ve şansı da azalmıştır. Ayrıca sanayi sektöründe çalıştırılabilecek teknik eleman bulmak Bayburt’ta yok denecek kadar azdır. Yani işletmeci öncelikle avantajı olan yerleri tercih ediyor. Şuan Bayburt sanayi bölgesindeki sektörlere bakıldığında büyük bir oranının taş sektöründen oluştuğu görülüyor. Örneğin tarımla ilgili üretim yapan fabrika sayısı yok denecek kadar azdır. Müteşebbislerin son zamanlarda sanayi bölgesine gösterdikleri ilgi değerli olduğu kadar, onların sorunlarını çözme konusunda yetkililerin de üstün gayret göstermeleri önem arz etmektedir. 

BAYBURT’TAN TARIM ŞEHRİ OLUR MU?

Bu soruya belki 20 yıl önce evet diyebilmek mümkün olabilirdi. Çünkü köylerde önemli sayıda nüfus yaşıyor ve insanlar tarımla uğraşıp hayvan yetiştiriyor ve çiftçilik yapabiliyorlardı. Ayrıca hemen her köyde okul vardı ve öğrenciler köyünde yaşadığı için, tarımla ve hayvancılıkla uğraşma şansına sahiplerdi. Taşımalı eğitim sistemiyle birlikte aileleri de zaman içerisinde şehre taşıyarak köylerin bir şekilde boşalmasına vesile olundu. Yani köylerde yaşayan genç nesil kalmadığı için 70-80 yaşındaki insanlara tarım ve çiftçilik yapın demek havanda su dövmekle eşdeğer oldu. Şehirde okulunu bitiren gençler ise bu kez kapı kapı iş aramak mecburiyetinde kalarak işsizlik sayısının artmasına da katkı sunmuş oldular. Kısaca ifade etmek gerekirse Bayburt tarım şehri olma şansını birçok yanlış uygulamalar nedeniyle fırsata dönüştürememiştir. Gerçek manada tarımla kalkınması gereken Bayburt, basit yolu seçmiş ve umutlarını İŞKUR’a bağlamayı tercih etmiştir. Yani çalışmayan ve üretmeyen bir toplum olma yolu tercih edilerek tarıma ve dolayısıyla üretime kapılarını bir bir kapatmaya başlamıştır. Günümüz şartlarında bu konu göz ardı ediliyor olsa da gelecekte büyük sorunların yaşanmasına neden olacaktır. Bu soruna bir an önce çözüm bulunmadığı takdirde, toprağını üretimle buluşturmayan Bayburt başka illere bağımlı olmaya devam edecektir. 

BAYBURT’TAN TURİZM ŞEHRİ OLUR MU?

Bayburt, 1960 ve 70’li yıllarda özellikle hafta sonları çoğunluğu yabancı olan turistlerin ziyaret etiği en önemli ilçelerin başında geliyordu. Bu insanlar özellikle Bayburt Kalesini ve Şehit Osman Türbelerini ziyaret ederken ilde kaldıkları süre içerisinde esnafa önemli oranda katkı da sağlıyorlardı. O dönemlerde Aydıntepe yer altı şehri bilinmiyordu. Dede Korkut şölenleri hayal bile değildi, Baksı Müzesi yoktu, Çımağıl Mağarası bilinmiyordu, Abdulvehhab ve Bamsi Beyrek Türbelerini bilen yoktu, yani bütün bu yoklar döneminde hafta sonları adeta turistlerin dolup taştığı bir ilçeydi Bayburt. Günümüzde ise birçok kültür ve tarih değerlerini ön plana çıkaran Bayburt’ta, son birkaç yılı saymayacak olursak turizm ve kültürel değerler açısından istenilen ilerleme kaydedilememiştir.

Unutulmaması gereken en önemli konulardan birisi de şehri kucaklayan Bayburt Kalesi içerisinde asırlar öncesinde yaşam alanlarının olduğu bilinmesine rağmen bunlar hala gün yüzüne çıkarılmamıştır. Söz konusu yaşam alanları gün yüzüne çıkarılacak olursa Bayburt Kalesi Türkiye’nin en önemli ve en çok yerli ve yabancı turistini çeken bir belde alacak ve Bayburt gerçek manada bir “Turizm Şehri” kimliğini kazanacaktır. Çünkü Bayburt’un kurtuluş reçetelerinden birisi Turizm, diğerinin ise Üniversite olduğu zamanla daha iyi anlaşılacaktır.  

BAYBURT’TAN ÜNİVERSİTE ŞEHRİ OLUR MU?

Son 20 yılda göç nedeniyle yaklaşık 20 bin civarında göç veren Bayburt’ta 2008 yılında kurulan Bayburt Üniversitesi’nin bin 600 civarındaki öğrenci sayısı aradan geçen 10 yılda 14 bin sayılarına kadar çıkararak ilin en önemli ekonomik, sosyal ve kültürel gelişim çarkını döndürmeye başlamış ve şehre can suyu olmuştur. Şehir merkezindeki kampüsleriyle ve ilçelerdeki meslek yüksek okullarıyla birlikte büyümeye ve gelişmeye devam eden Bayburt Üniversitesi, il dışına devam eden göçün büyük ölçüde yavaşlamasına da neden olmuştur. Ayrıca esnafa sağlamış olduğu katkı her geçen gün hissedilir derecede artmaktadır. Bayburt üniversitesi’nin şehre sağladığı olumlu katkıları sıralamak için ayrı bir haber konusu yapmak gerekir. Öğrencileri ve öğretim üyeleri açısından huzurlu bir şehir olan Bayburt’un, istenildiği takdirde tercih edilebilen bir üniversite şehrine dönüşmesi için önemli avantajlara sahip olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.

Bu anlamda Bayburt’un elleriyle büyütmeye çalıştığı bu önemli değerin kıymetinin bilmesi ve zaman geçirmeden her bireyin üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmesi şarttır. Üniversiteyi kendi evi, öğrencileri ise evladı gibi gören şehirler hızla ilerleme kaydetmiş ve üniversite şehri olmayı başarmışlardır. Bayburt bu anlamda iyi bir üniversite şehri olabilir. Kurulduğu günden buyana 10 yılını geride bırakan üniversitenin bu şehre kattığı artı değerlere bakıldığında, acaba bu şehirde yaşayanlar olarak bizler üniversiteye neler katabildik diye kendimizi sorgulamamızda yarar var…

“İŞKUR umut kapısı haline dönüştü”

Bayburt’ta son yıllarda İŞKUR marifetiyle yılın belirli dönemlerinde binlerce kişinin farklı kurumlarda asgari ücretle çalışma imkanı bulmuş olması, şehrin ekonomik çarkının zaman zaman olumlu yönde dönmesine katkı sağlamış ve iş arayanlara da bir umut kapısı olmuştur. Bu sistem işsizliğe çözüm gibi görülse de kalıcı ve daimi olmadığı için, sadece istihdam sorununu öteleme sistemine dönüşmüştür.

En son yaşadığımız yerel seçimler sonrası İŞKUR’dan işe alımlar azalmaya başlayınca, İŞKUR’un kapısından umudunu kesenler, Belediye’nin kapısını çalar hale gelmişlerdir. Yerel seçimler sonrası yüzlerce kişi iş için belediye başkanın kapısını çalarak iş talebinde bulunmuşlardır. Bu süreç hala devam ediyor. İstihdam kapısı gibi bir görevi olmayan Belediye’ye iş umudu ile gidenler üzgün bir şekilde geri dönmek durumunda kalmışlardır.

Diğer taraftan Bayburt Belediyesi öncülüğünde il genelindeki belediyelerin üretim için işbirliği yaparak, istihdama katkı sunmak adına başlattıkları çalışmalar devam ediyor olsa da, bu girişimlerin beklenen işsizliği kökten çözmesi mümkün değildir. Çünkü binlerce insana iş kapısı olacak sektörler maalesef Bayburt’ta mevcut değildir. Bu nedenle Bayburt’ta STK’ların yeniden devreye girmesi ve oluşturulacak bir masa etrafında her kesimi temsil edenler bir araya gelmeli ve Bayburt’un detaylı bir şekilde tomografisi çekilerek sorunlarına gerçek tedaviler uygulanmalıdır.

Üretmeyen, tembelliğe alıştırılmış toplumun artık şapkasını önüne koyarak, duygusallığı ve kaderci anlayışı bir kenara bırakıp, realitelerle sorunları tartışması şarttır. Yanlışları ve eksikleri sürekli gündeme getirmek yerine sorumluluk sahibi olanların çözüm yolları üretmesi gerekir. Bunu yaparken de siyasi zihniyetlerden uzak, insanı ön plana alan anlayışla herkese kucak açılmalı ve bu şehre karşılıksız hizmet edilmelidir.

“Bayburt için sorumluluk yüklenmek”

Şehrin menfaatleri doğrultusunda birliktelik sağlanıp projeler üretildikten sonra iktidar olanların, kapısı çalınmalı ve taleplerin kararlı bir şekilde yerine getirilmesi istenmelidir. Ekmeği çiğnemeden yutmanın mümkün olmadığı gibi, mücadele ve emek sarf etmeden sorunları başkalarına havale ederek çözüm beklemenin de mümkün olmayacağı artık kabul edilmelidir. İyi niyetle yola çıkılacak olursa, koltukları için mücadele edenler devre dışı kalacak ve bu kadim şehir için mücadele etme süreci başlayacaktır. Yorulmadan koşturacak samimi ve dürüst insanların bir adım öne çıkması ve Bayburt için sorumluluk yüklenmesi şarttır.

Unutulmamalıdır ki, bu şehrin sorunlarını tek başına ili temsil eden Vali, yerelde Belediye Başkanı, sayısı ikiden bire düşmüş olan Milletvekilinin çözmesi beklenemez. Çünkü bu insanların elinde çözüm üreten sihirli değnek yoktur. Ne zaman ki hep birlikte Bayburt olmayı başarır ve bir yumruk haline gelinebilirse, yumak haline gelmiş sorunları da o zaman birkaç hamle ile çözmek mümkün olabilecektir. Aksi takdirde gelecek nesillerin bu günün sorumlularını nasıl yad edeceklerini iyi düşünerek, kulağı kızaranlardan olmamak gerekir.

Tarih her dönemin aynasıdır…

Bayburt Medya

YORUMLAR

  1. Kemalettin Temur dedi ki:

    Kendi içindeki cevheri bilmeyen kurum yöneticileri maaşımı alım etliye sütlüye karışmayım derdinde..
    Oysa bu hal ne dinen ne insanlık namına caiz olan bir hal değil..

    Bayburtun en önemli mirası kalesidir..Kalenin ismi çini maçindir..
    Kale çinilerine kavuşturulup dünyada tek çinili kale olarak turizm patlaması yaşatacağına şüphem yok…
    Kitaplarda şehit osman tepesinden güneş batarken surlar üzerinden yansıması muhteşem diye hatıratlar var..
    Bu tekrar hayata geçirilebilir zor değil..
    Başka projelerde var ama ufukları dar olanlar bunları yapamaz…

  2. Bir yardım eli dedi ki:

    Allah aşkına Türkiye’nin en büyük 3.kalesi var ama durum ortada bir Giresun kalesine bakın bir de Bayburt kalesine bir tane adam gibi oturulacak alan yok gören zanneder tarlada geziyoruz. İlk önce kaleye bı el atılması lazım. Çoruh da bu hayli öyle içine paraları dök boşalt meselesi. Bı Porsuk nehrine bakın şimdi Eskişehir de ne halde yazıklar olsun bu şehri bu duruma dusurenlere ve sessiz kalanlara. Konuşursak her zaman suçluyuz bir medya atağı lazım bayburta

  3. kadmin dedi ki:

    eleştiri yapınca vatan haini oluyorsun. bu zihniyete sahip insanlar topluluğundan bir cacık olmaz. bayburt her yönü ile geri kalmış bir ildir. hizmet yapanlar alaşağı yapıldı. yan gelip yatanlar makam sahibi oldu. nasıl yaşıyorsanız öyle yönetilirsiniz .kusura bakmayin.

  4. Kamil dedi ki:

    Yan gelip yatmaya alışmış insanlar, şehirde yapilan uretimi gerçekleştirenler hep başka illerden gelmiş yerleşmiş neyseki universire var ve 15 bin bayburt’a mecbur öğrenci ve tabi il olmaktan kaynakli 5 bin her kademede memur onlar olmasa belkide arpalı’ya bağlı bir köy dü bayburt

  5. GÜRSEL KARAPINAR dedi ki:

    Bayburt’tan Sanayi,Tarım,Üniversite ve Turizm kenti olur…
    Maalesef bende inanmaya başladım HİÇ BİR ŞEY olamayacağız ………!

  6. Agah dedi ki:

    Turizm ile kalkınacağını düşünüyorum .
    Uzungöle tünel
    Çoruh nehri porsuk çayı gibi turizme kazandırılabilir.

  7. Nahit İMAÇ dedi ki:

    Bayburtu tartışması ve sorunlarını bir platform da paylaşacak bir STK ve kurumların birlikteliği var mı herkes kendi başına bilmiş ve kendilerince yeterli olduklarını ifade eden bir kitle ile bu işler böyle gitmez, çünkü başta kendimize ve değerlerimize sahip çıkamıyoruz